Liman

Her şeyden kaçan bir adamla tanışmıştım zamanında. Hiçbir şeyi kucaklamadı yeterince. Kaçtıkça kaçtı sonuna kadar uzattı, lastik edene kadar laçka olana kadar işte uzaklaştı. Her şey nedir? Her şey hayattır, dedi. Hayattan kaçmak sabır ve emek ister bilirsiniz. Rahatlıklardan uzak durmaktır, tüm etkenlere rağmen bildiğini okumaktır. Bildiğin yanlış olsa bile... Her şeyden kaçan adam hep uzaklaştığını sanıyordu bir adım daha uzaklaşsam ve düşünmesem sonuçlarını ne kadar güzel olur diye iç geçiriyor, gelecekle ilgili planlar yapmayı reddediyordu. Planlamayı, takvimlerini doldurmayı, doğru olanı doğru zamanda yapmaktan var gücüyle kaçınıyordu.
Ona hep saygı duydum. O mutlu olmak için yaşadı ve mutlu olduğu insanların etrafında durmaya çalışmaktan başka bir halt yemedi. Bir gün barda gördüm onu işten çıkmıştı bi bira söylemişti, yalnızdı. Televizyonda snooker vardı, O'Sullivan çekiğin tekiyle oynuyordu, onu izliyordu, karşısına oturdum, selam verdim. Konuştuk. Nasıl dayanıyorsun diye sordum, kafasını arkaya dayayıp 360 derece çevirdi. Aceleye getirmeden cevap verdi.
"Bekliyorum" dedi. Sesi çatallı çıkmıştı, bir yudum daha aldı birasından ve devam etti, "beklemek şu hayatta utanmadan yaptığım tek eylem"

"Born To Be Wild" çaldı ilerleyen saatlerde, ve o şarkı hiçbirimizi anlatmıyordu.

Not: Fotoğrafı kasten, çevirmeden koydum. Rotate nasıl yapılıyor biliyor ama uygulama kısmında rol almayı reddediyorum. Belki biri anlam yükler, olur olur, kafan güzeldir dallanır budaklanır düşünceler...
Selametle.

Comments