Borç

Hızlıca konuya gireceğim.
Kendimi bir bok sandığım zamanlar vardı ve tahmin ettiğimden daha çoktular. Nasıl bu kanıya varmışım da kendimi bir bok sanmışım şaşırıyorum. Ki alçak gönüllü, kendini övmekten çekinen bir insan evladı olarak hatırlardım kendimi. Hoş öyle de olmayım zaten, benim gibi adamların başka çareleri olmaması gerekir. Alçak gönüllü olmak sığınabilecek son limandır ve en güvenli olanıdır zaten.
Neyse öyle zamanlar olmuş ki, kendi kendime hak ettiğimden daha fazla kredi vermişim. Bunda değerli dostlarımın, beni sevenlerimin ve ailemin doldurması olabilir.
Mesele espiri anlayışımı ve kaliteli ve zekice bulanan insanlar olmuş veya kibarlığına falan söylemişler, geriye dönüp baktığımda çok başarılı işler yaptığım söylenemez, dönemin mizahi öğelerini kopyalamış, bir takım şahısları taklit etmiş, bolca abartılı jest ve mimik kullanmışım. Olmaz olsun. Ki hala öyle sanırım. Bi dizi izleyim hemen oradaki espirileri satar, taklitleri yapar, kredi toplamaya çalışırım.
İkinci konu edebiyat, yazı, şiir, miir. Bi şekil karaladığım ve yine kibarlık olsun diye beğenilen yazılarımı bir daha okuyor ve şaşırıyorum, çirkin, pespaye, özenti işler.. Taze kitap okumuşum belli, onun iştahı ile yazmışım. Utanmadan.
Üç, tipim, yakışıklı değil ama sempatikten ekmek yediğimi sandığım uzun zamanlar boyunca, döndüm geri baktım, sempatikliği ortaikide kaybetmişim arkadaş. Olacak gibi olmuşum ama olmamışım. Yine de buna rağmen kendimi bir bok sanmaya pek değerli sanmaya devam etmişim. Başarı ve azimin buluştuğu yegane nokta olmuşum. Aferin bana.

Kaç yaşıma geldim hala takıldığım mevzular bunlar.
My biggest nemesis.

Comments

  1. kendine böyle dışardan bakabilmen çok hoş

    ReplyDelete
  2. ama alçak gönüllülük de hoş bişeydir, bir değerin varsa zaten gerekli insanlar onu görür, gösterişe gerek yok

    ReplyDelete

Post a Comment

Söyleyeceğin her şey alehine delil olarak kullanılabilir.