Kip

Son cümlesini yazıyordu, halinden belliydi suratında veda eder gibi bir ifade vardı. Son kelimeyi ve beklenen imla işareti olan noktayı koyduktan sonra kurşun kalemin ucunun kırılmasına izin verene kadar bastırdı, şiddet veya öfke değildi bu, bir hakimin kalemini kırması gibi bu kalemle artık yazılmasın demek içindi. Kağıdı katladı, kırılan kurşun kalemin ucu da katlanan o beyaz kağıdın içinde kalmıştı. Sarı bir zarfın içine yerleştirdi. Bu sayede artık mektup olmuştu, ne zaman bir kağıt bir zarfın içerisine girerse aynı şey olurdu zaten. Zarfın üzerinde bir adres yoktu. Kalemin ucu kırıktı zaten, istese de adresi yazamazdı. Zarfı güzel ve nizami bir şekilde kapattı. Biraz bastırıp içinde kalan havanın çıkmasına izin verdi ve masanın üzerine bıraktı.

Kapıdan dışarı çıktı ve bir yerlere yol aldı, bazı adreslere gitti, kendini teslim etti. O mektupsa hiçbir yere ayrılmadı yerinden, ne doğuyu gördü ne de batıyı.

Adamdan daha çok şey biliyordu oysa mektup, adamsa erişebildiği tüm adreslere dağıttı kendini ama söyleyecek hiçbir şeyi o kurşun kalemi kırılışındaki kesinliği barındırmadı.

kara imparator'a sorsan o bilir belki içinde yazanları. o da ancak belki...




Comments

  1. çok beğendim.

    ReplyDelete
  2. sağol gece, çok naziksin.

    ReplyDelete
  3. Bu şekilde derli toplu yazan blog yazalarının yazılarını çok seviyorum, seninki hem düzenli hem de güzel yazılmış. Takipteyim.

    ReplyDelete
  4. Alışık değilim övgüye teşekkürler Beyruz.

    ReplyDelete

Post a Comment

Söyleyeceğin her şey alehine delil olarak kullanılabilir.