Acele

Belki de biliyorsundur, hiç anlatmayım istersen. Günlerden aralık, aylardan karasal iklimdi ellerime bakıyor, Leonardo Da Vinci'nin vitruvius adamını ve oranlar kanununu düşünüyordum. Bazı hayatlar diyordum... Bazı hayatlar yaşanılmasa da olurmuş galiba diyordum.
Hiçbir şeyden emin olamıyor, yetmezmiş gibi burnum yeterince koku da alamıyordu.
Öyle zamanlardı işte göz göze geliyor ve gülüyorduk seninle. Ciddi olamayışımız çok ciddiydi.
Yüz kaslarımız birbirimize baktıkça geriliyordu.
Yatağın çarşafları bununla ters orantıda kırışıyordu.
Tanrı acaba matematiğin kendisi miydi yoksa bir konusu muydu bir türlü karar veremiyorduk. Oysa şekiller vardı, parlak yıldızlar, zeplinler ve sokak lambaları cabasıydı. Biliyorsundur, hiç anlatmayım istersen. Erkanıharplık yapan çarıklılar* dolanıyordu etrafımızda ve onlar bizi inceden korkutuyordu. Korktukça güzelleşiyorduk.
Bir tekneye atlıyorduk yaklaşık 6 metrelik... Yanımda Uzun ve Kavruk arkada Kül dümende Kaptan. Sense yelken oluyordun, rüzgarlar sana dokunamıyordu ama... Rakı tutmaya dönüyordu pervaneler... Küpeşte kelimesi mi daha güzel yoksa acılı ezme mi, diye tartışıp birbirimizin kalbini kırıyorduk.

Ne kadar uzaklaşsak karadan o kadar iyi.

Hiç anlatmayım sonrasını, bilmemene imkan yok.

Rambla del Raval'de çirkin bir kedi olup çıkıyordum, sen yine de seviyordun beni.

Maddesel varlık kare, ruhsal varlık daire demişsin de Leo, üçgen ne olacak?

*Oğuz Atay - Günlükler

Comments