Almanaccare

Susuyorduk. Gürültü ve kızgın çocuklar müzik yapıyordu arkamızda. O dalmış, arkamdaki kalabalığı izliyordu. Ben doğru cümle ve devamında gelecek cümleleri arıyordum. Masadaki boş bardaklar, küllüğünden taşmakta olan sigara izmaritleri, küller ve ezilmiş bira kutularına bakıp bir hikaye çıkarmaya çalışıyordum. Bir anlatmaya başlasam güzel kelimeler kullanacak, akıllara durgunluk verecek betimlemelerim ve nereden çıktığı belli olmayan şakalarımla süsleyecektim. Oysa şimdi bir boş tenekeden farkım yoktu. Tın tın. Her şeyin sebebini öğrenmeye çalışıyordum, her düşüncemin temellerini algılamaya çalışıyordum. Okuduklarımı hatırlamaya çalışıyordum. Hatırlayamıyordum amına koyayım. Üstüne üstlük cinsiyetçi küfürler ediyordum. Bu küfürlerin altında yatan tüm aşağılık komplekslerin de farkındaydım. Hayatımı sikeyim.
Kalabalıktan gözlerini ayırdı bir süre bana baktı. Kalabalıktan bahsedebilirdim. Kalabalık ve yalnızlık hakkında söyleyecek okkalı laflar ederdim. Büyük puntolarla söylenecek beylik cümleler çıkarıp masanın üzerine koyabilirdim. Masa da masaymış ama, derdim. Konuşmayı yeni mi öğreniyordum?
Daha önce defalarca konuştum. Üç yaşından beri cümle kurabildiğimi söylüyorlar. Üç yaşımda boğazıma kaçan gazoz kapağından bahsedebilirdim belki. Annemin kolları arasında mosmor oluşumdan, ölümle dans edişimden ve annemin parmağını boğazımdan sokup beni yeniden doğurmasından söz edebilirdim. 
BİLİYOR MUSUN BEN İKİ DEFA DOĞDUM.  
Büyük harflerle konuştum diye sesim çıktı sanma. 
Ona dans edemeyişimden bahsedebilirdim. Hiçbir müzik aletini kullanamadığımı, ritim bile tutamadığımı söylerdim. Öğrendiğim her şeyi hızla unuttuğumdan bahsederdim. Hiç kavga etmediğimden sırf bu yüzden kendime bir kavga hikayesi yazdığımı ve bu yalanın tüm detaylarını ezberlediğimi söyleyebilirdim.
BİLİYOR MUSUN HAYATIM BİR YALANI GERÇEK KILMAYA ÇALIŞMAKLA GEÇTİ.
Belki de ona insanların yüzlerine bakıp nasıl hissettiklerini anlamaya çalıştığımı, asla tanımak istemeyeceğim insanlara kendi zihnimde yarattığım özellikler atfedip hayatı ıskalamadığımı söylerdim. 
Ellerimi ne yapacağımı bilmediğim için bir sigara daha yakıyorum. Garson geliyor. Bir tane daha içip içmeyeceğimizi soracak. Tabii ki içeceğim. Bu sayede sol elimi de oyunun içine katacağım. Garson küllüğe uzanıyor. Tam alacakken, hayır, diyorum. Ben küllüğü dolu daha çok seviyorum, diyorum garsona. Garson gidiyor. Sipariş veremiyorum. 
BİLİYOR MUSUN, YARIM, EKSİK ŞEYLERE BÜYÜK BİR TUTKUYLA BAĞLANIYORUM. 
Gündüz düşleri kurduğumu, anı yaşamaktan uzak olduğumu, şimdiye bağımın ne derecede cılız olduğunu ifade edebilirim. Hangi düşün peşinden koşacağımı bilmediğimi, koşarken dalağımın şiştiğini, rüyalarımda, uyuyamayan bir adam gördüğümü ve sabahları onu düşünüp ağlamaya çalıştığımı itiraf edebilirim.
Yıllardır ağlamaya çalıştığımı ve beceremediğimi, bunun için beni kimsenin bulamayacağı kayalıklara gidip bağırdığımı ve sadece güzel bir sahnenin içinde bulunduğum için sahte bir mutluluk yaşadığımı haykırabilirim.
BİLİYOR MUSUN, İKİMİZ İKİMİZ İKİMİZ!

Comments